30 Mayıs 2014 Cuma

Üvey Abimle Sikiştik



          Adım Gül. 22 yaşında, sarışın ve güzel bir kızım. Üvey babamın daha önceki evliliğinden bir erkek çocuğu olmuş, eşi ölünce 4 yaşındaki çocukla yalnız kalmış. Annem de kaçarak evlendiği öz babamla ben daha doğmadan önce dayak yüzünden şiddetli geçimsizlikten boşanmışlar. İkisi de tek çocuklu dul, hele üvey babamın da zengin biri olunca, aradaki yaş farkına rağmen annemi ikna etmişler, evlenmişler.


          Annemle üvey babamın arasında 15 yaş fark var. Fakat aşk evliliği hüsranla sona eren annem bunu umursamamış bile, hayatındaki en önemli şey kızı, yani ben olmuşum hep… Aynı anda bana ve çocuk yaşta annesiz kalan üvey abime bakmış, ona da annesizliği hiç aratmamış. Abim de hem bana hem anneme hep saygı ve sevgi göstermiş, bizleri hep korumuş kollamıştır.


         Ama son zamanlarda, hele onsekizimden sonra abim çok değişti. Ben büyüyüp serpildikçe, güzelliğim, yuvarlak hatlarım meydana çıktıkça, mini eteklerle, evin içinde askılılarla, dekoltelerle dolaştıkça o benden uzaklaşmaya başladı. Çocukluktaki alt alta üst üste samimiyet ortamı kayboldu. Kendini geri çekti. Her isteğimi yerine getirmesine, bana kol kanat germeye devam etmesine rağmen ondaki değişimi hissedebiliyordum.


          Evde temizlik yaptığım bir gün abimin odasını temizlerken, yastığının altında benim daha önce giyip kirli sepetine attığım  tanga külodumu gördüğümde şok oldum. Abimin bu davranışına bir anlam verememedim. Yine de külodumu yastığın altında bulduğum gibi bıraktım. Dayanamadım, olayı en yakın arkadaşım Nermin’e anlatınca,


          “Kız, ya abinin sende gözü var, ya da kadın iç çamaşırlarına karşı zaafı var!” dedi. Nerminin de abimde gözü vardı ve sürekli, “Abini bana ayarla, kendimi ona siktirmek istiyorum!” deyip dururdu. Abim çok yakışıklı, iri yarı birisiydi ve karizmatik bir yapısı vardı. Mahalledeki tüm kızlar hastaydı abime. Nermin,


           “Kız dikkat et, abin seni sikmesin!” deyip aklınca takıldı bana her zaman kınadığım argo konuşma tarzıyla… Benim tepem attı,


           “Sakın ağzına bile alma böyle şeyleri! Abim o benim…” diyerek parlayıverdim.


          “Kızacak ne var ki bunda? O senin üvey abin… Ne anneleriniz aynı, ne babalarınız… Bir damla bile kan bağınız yok. Üveysiniz siz, o kadar… Ah, sen onu ayarlayıversen bana, ben nasıl ağzıma alırım, gör bak…” diyerek kendini savundu.


          Bu olayın üzerinden bir hafta geçmiş ve annemle babam köye gitmişlerdi. Yaz boyunca 3-4 ay köyde kalırlar, işyerine de abim bakardı. Biz evde abimle yalnız kaldık. Abim yine her zamanki gibi bana şefkatli ve korumacı davranıyor, ama ben hep ona uzak ve soğuk duruyordum. Elimde değil, yastığının altında bulduğum kirli külodum aklımdan çıkmıyor, benim külodumla ne halt karıştırdığı beynimi kurcalıyordu. Abim bana bunun sebebini soruyor, ben de,         


           “Yok bir şey abi!” diyerek geçiştiriyordum.  


           


          Bir sabah uyandım ve tuvalete gidiyordum ki, koridorda abimle karşılaştık. Benim üzerimde her tarafımı meydana çıkaran mini gecelik, abimin üzerinde ise sadece külot vardı. Önündeki kabarıklığı gördüğümde bir hoş olmuştum. Hiç istifimizi bozmadan, sanki normalmiş gibi geçiştik. O gün pazardı ve abim işyerine gitmiyordu. Neyse kahvaltıyı hazırladım ve birlikte kahvaltı yaptık. Abim salonda bilgisayarın başına geçti, ben bulaşıkları yıkadım, evi toparladım.


           


           Abimin odasını toplarken yastığının altında bu sefer benim başka bir kullandığım külotum duruyordu. Dokunmadım, içeri geldim ve yine bir şey söylemedim. Sonra duşumu alıp üzerimi giyindim. O gün kısa kollu bir badi ve siyah dar eteğimi giymiştim. Abim,


           “Hayrola bir yere mi gideceksin?” dedi.


           “Yok abi evdeyim, nereye gideyim ki?” dedim. Abim de,


           “İstersen sinemaya götürebilirim!” dedi.


           “Yok gitmeyelim, evde kalalım.”


           “İyi o zaman güzel bir çay yap da içelim!” dedi.


           Çayı demledim getirdim. Keyif çayını içtikten sonra abim banyo yapacağını, banyoyu hazırlamamı söyledi. Ben gittim banyoyu hazırladım geldim ve


           “Banyo hazır abi!” dedim. Abim banyoya gitti, 10-15 dakika sonra,


           “Gül, bakar mısın?” diye seslendi. Banyonun önüne gittim,


           “Buyur abi?” dedim. Abim de,


           “Gel sırtıma kese at!” dedi. İlk önce tereddüt ettim, banyoya girmek istemedim. Ama girmediğim taktirde abimin bana darılacağını düşündüm ve


           “Tamam geliyorum!” dedim…  


           Banyoya girdiğimde abim içerde taburede çıplak oturmuş ve elleri ile önünü kapatmış şekilde duruyordu. Keseyi elime aldım ve abimin sırtını keselemeye başladım. Ama yalan yok, gözüm hep bacak arasındaydı. Elleri sikini zor kapatıyordu. Bir ara ellerini çektiğinde sikini ilk defa tam olarak gördüm, çok kalın, iri ve kazık gibi bir şeydi. Hani gözüm korkmadı desem yalan olur.  


           “


           “Abi sen ne yapıyorsun, kapat şunu!” dedim. Bir şey demedi ve yine elleriyle kapattı. Bir süre sonra abim elini yine çekti. “Abi lütfen kapatır mısın!” dedim.  


           “Kız niye kapatayım, gördün göreceğini zaten!” dedi ve kapatmadı. Bu arada benim de üstüm başım bayağı ıslanmış, bady göğüslerime yapışmış, tahrik edici bir hal almıştı. Abimin siki o kadar sertleşmiş ve kalkmıştı ki göbeğine değiyordu. Gözüm ister istemez oraya takılıyordu sürekli… Yüzüm kıpkırmızı oldu, terlemeye başladım. Biraz sonra elini bacağımda hissettim, eteğimin altından okşayarak yukarı çıkıyordu. İrkilip kendimi geri çektim


           “Abi ne yapıyorsun? Yeter artık, biz kardeşiz!” dedim sertçe… Ayağa kalktı ve


           “Kardeş değiliz, kardeş sayılırız Gül…” Elimi tutup tekrarladı, “Kardeş değiliz canım… Ben sana tutkunum, seni seviyorum ve benim olmanı istiyorum!” dedi.  


           “Abi olmaz, günah… Biz birbirimize düşmüyoruz… Bir duyan olursa kimsenin yüzüne bakamayız!” dedim. Abim biraz daha yaklaştı, iki eliyle yanaklarımı kavradı,


           “Hiç birşey umurumda değil, bunun ucunda ölüm de olsa senin için ölmeye değer!” dedi ve alnımdan öptü. Beni öptüğünde siki göbeğime değiyordu.


           “Abi ne olur dokunma bana… İstersen sana Nermin’i ayarlayayım!” dedim.


           “Kız ben Nermin’i değil seni istiyorum, onu isteseydim çoktan sikerdim, bunu çok iyi biliyorsun!” diyerek sarıldı sımsıkı, beni kendine iyice yapıştırdı.


           


           Kaslı, çırılçıplak gövdesi bedenime yapışmış, erkeklik organı eteğimin üzerinden kasıklarıma delecek gibi baskı yapıyordu. Karşı koymakla koymamak arasında tereddütler yaşıyordum. Doğru söylüyordu aslında… Kardeş gibi yaşamakla kardeş olmuyorduk ki… İçimde bir yangın başlamıştı sanki… Elini arkama atıp kalçamı avuçlayarak dudaklarımdan öptü. Karşılık vermedim. Tekrar öptü ve iyice kendine bastırdı. Islak badimin altındaki memelerim onun geniş göğsünde eziliyordu adeta…


           “Abi ne olur yapma!” diyor, kollarının arasında kıvranıyordum, ama abim dinlemiyor, dudaklarımı daha iştahlı öpüyordu… Nefes alış verişim hızlanmış, göğsüm inip kalkıyor, bacak aramın ıslandığını hissedebiliyordum. Sonunda olan olmuştu. Ben de istiyordum onu… Fakat hala kabullenemiyor, bunu ona göstermeye, belli etmeye çekiniyordum nedense…


           Bir süre beni kollarının arasında öpüp her yerimi okşadıktan sonra beni kucağına aldığı gibi annemlerin yatak odasına götürdü ve yatağa uzattı. Beni sikip sikmeyeceğinden daha tam olarak emin değildim. Yine de,


           “Abi tamam ne yaparsan yap, ama kızlığıma dokunma!” dedim.


           “Tamam canım, korkma, kızlığını bozmayacağım!” dedi ve beni soymaya başladı. Islak badimi, eteğimi, sütyenimi çıkarıp fırlattı. Külotumu ise parçalarcasına sıyırdı ve burnuna götürerek küloduma sinmiş am kokumu derin bir nefesle burun deliklerine çekti.


           


           “Ohhh… Mis gibi kokuyor.” dedi gözleri çıplak bedenimde gezinirken… “Biliyor musun, senin külotlarını koklaya koklaya uyuyorum geceleri… Seni hayal ediyordum hep, çıplaklığını, güzelliğini… Rüyalarıma girdin hep, benimle seviştin… Seviştik…” Beni bu denli istemesi, arzulaması gururumu okşamış, aynı zamanda içimdeki şehveti körüklemişti.


           “Biliyorum” dedim fısıltıyla… “Yastığının altında benim kirli külotlarımı buldum kaç defa… Neden olduğunu anlayamamıştım o zaman… Şimdi anladım…”


           İstekle parlayan gözleri çıplaklığımdaydı hala… Memelerimde, göbeğimde, bacaklarımın arasında… Sonra amıma eğildi… Dilini değdirdi önce… Sonra deli gibi yalamaya başladı amımı…



Amımı yalaması çok hoşuma gitmişti, parmaklarımı çarşafa geçirmiş, zevkten kıvranıyordum dilinin altında… Çok geçmeden kendimi tutamayıp kasıla kasıla abimin ağzına boşaldım. Amımın sularını bile yaladı. Sonra,


           “Hadi sen de benimkini yala!” diyerek sikini ağzıma verdi. Biraz çekinerek de olsa yalamaya başladım, ama siki ağzıma sığmıyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan fışkırarak ağzıma boşaldı.


           


           İstesem de istemesem de döllerinin büyük bir kısmını yutmuştum. Ağzımdan taşanları külotumla sildikten sonra yanıma uzanıp göğüslerimi emmeye başladı… Hem çok hoşuma gidiyordu, hem de,


           “Abi bu yaptığımız çok yanlış, çok utanıyorum, kendimi suçlu hissediyorum, günaha girdik!” diyordum.


           “Bunları aklına getirme aşkım, seni çok seviyorum!” diyerek, beni üstüne aldı. O anda yarağı kalkık değildi, fakat beni üzerinde ileri geri hareket ettirdiğinde hemen sertleşmeye başladı, bir anda yeniden kazık gibi oldu. Amıma sokmadan amımın dudakları arasında kaydırıyordu. Daha sonra 69 pozisyonuna geçtik ve ben onun sikini yalarken o da benim amımı yalıyordu. Amımı yalarken bir yandan da götümün deliğini okşuyordu. Zevkten deliriyordum ve amım yine vıcık vıcık olmuştu.


           Sonra kendisi birden doğrularak beni sırtüstü yatırdı, bacaklarımı ayırarak araya girdi, sikini amıma getirdi. Telaşlandım. Göğsünden iterek,


           “Abi ne olursun sokma!” dedim. .


           “Yok sokmayacağım, sadece ucunu değdireceğim!” dedi.


           Amımın dudaklarını yanlara açarak sikinin ucunu amımın deliğine aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı sürtmeye başladı… İçimi kaplayan şehvetin etkisiyle sertleşen klitorisimde sert organı gidip geliyor, beni zevkten delirtiyordu. Sularımın aktığını, arkama süzüldüğünü hissediyorndum o zevk fırtınasının içinde…  


           Sikinin ucunu bir santim kadar amıma soktuğu anda korkudan ve heyecandan ölebilirdim. Aslında sokmasını öyle çok istiyordum ki… Ama içimdeki korku baskın çıktı, bekaretimi kaybetmek korkusuyla hemen elimi sikine atıp kavradım ve bacaklarımı mümkün olduğunca kasarak daha fazla sokmasını engelledim. Abimin gözlerime öyle bir bakışı vardı ki, ‘Ne olur beni engelleme, içine gireyim, içine sokayım!’ türden yalvaran bir bakıştı. Üzerime eğilip burnumdan, dudağımdan ve kulağımdan öperek,


           “Seni seviyorum aşkım ve karım olmanı istiyorum!” diyerek yalvarınca artık ben de yelkenleri suya indirdim ve elimi sikinden çekip bacaklarımı ikiye ayırdım.


           “Peki abi, ne istersen yap bana… İstediğini yapabilirsin, serbestsin!” diyerek boynuna sarıldım, kendime çektim.


           “Çok teşekkür ederim canım karıcığım!” dedi ve yavaşça kalçasını iterek sikini içime sokmaya başladı. Her ne kadar amım ıslak da olsa kalın siki zorluyordu girişimi…


           “Yavaş lütfen, çok acıyor!” dedim. Durdu, bekledi, birkaç saniye sonra sokmaya devam etti. Az önceki orgazmım, duyduğum müthiş zevkle içimden çağlayan sularla amım çok kaygan olmasına rağmen siki girmekte zorlanıyordu, galiba kızlık zarıma dayanmıştı. Zarımı delmek için zorladıkça canım yanıyordu. En son öyle bir yüklendi ki, köküne kadar sokmuştu ve ben içimden bir şeylerin yırtıldığını resmen hissetmiştim…


           Artık ağlasam da bağırsam da yapacak bir şey yoktu. Canımın yandığını gören abim bir süre kımıldamadan, erkekliği içimde, dibime dayanmış şekilde bekledi. Kasıklarımdaki acı azalmaya başladı. Ben de kıpırdanmaya başladım. İstiyordum onu… Bacaklarımın arasındaki dolgunluk hissi hoşuma gidiyor, acı azalırken aldığım zevk duygusu yükselişe geçmiş, gitgide daha da artıyordu.


           Benim isteklendiğimi anlayan abim, bacaklarımın arasında inip kalkmaya, aletini ileri geri içimde hareket ettirmeye başladı. Gittikçe hızlandı, hızlandı…  Çılgın bir tempoyla girip çıkıyor, torbaları ıslak arka deliğime çarpıp duruyordu. Gözlerim kararıyordu zevkten…


           O gün abimle deli gibi sikiştik. Ben de istediğim için olmuştu bunların hepsi. Yaptığımız doğru değildi, fakat sikişmenin dayanılmaz zevkine karşı gelememiştik. O günden itibaren abimle seksin ve sikişmenin en güzelini en zevklisini yaşadık, taa ki annem bizi yakalayana kadar… 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder